14 Nisan 2015 Salı

Şiir -Sakarya - Necip Fazıl Kısakürek


Zekanın en önemli göstergelerinden birinin de ezber yeteneği olduğu sanırım tartışılmaz. Ezber konusunun eğitim sistemimiz içerisinde yanlış değerlendirildiğini düşünüyorum. Ezber, dersleri ezberlemek araştırmadan verileni kabul etmek değildir. Bu konu oldukça tartışılabilecek uzun uzun anlatılıp konuşulacak bir içerik barındırdığı için şimdilik buna değinmek istemiyorum.

 Ben ezberin doğru yerde değerlendirildiğine inandığım şiir konusuna gelmek istiyorum.
Kişinin her ruh halinde kendinden bir şeyler bulabileceği,  düşündürteceği, bazen hüzünlendireceği, bazen hayallere sürükleyeceği ama her durumda keyif alacağı şiirler.
Bazı insanlar tanıdım şiirden nefret ettiğini söyleyen, bazı insanlar gördüm hiç zevk almadığını anlatan. Onlar için çok üzüldüm. Şiirin tadına varamadıkları edebiyatın bu güzel yönü ile barışık olmadıkları için. Sonra neden sevmediklerini düşündüm. Genelde şiirle geç tanışmış  kişilerin şiiri sevemediklerini fark ettim. O zaman şöyle düşündük, kızım için ne zaman şiire başlamamız ve hangi şiirlerle başlamamız gerekiyordu?

Bu sıkıntıdan ilk okul öğretmenimiz kurtardı bizi. 1. sınıfta şiirlere başladı. Hem de öyle kuşlu böcekli çocuk şiirleri ile değil. Türk edebiyatında yerini baş köşede almış şiirlerle. Biz bile aman hocam ne yapıyorsun bizce de şiir öğrenmeliler ama bunlarla mı başlamalıyız dedik.
Merak etmeyin dedi. Aslında çok merak ettik ama peki dedik. Bakalım ne olacaktı.

İşte ilk şiirimiz

SAKARYA


İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..




Sakarya-Necip Fazıl Kısakürek
Bizi çok şaşırttılar çünkü şiir 1 haftada ezberlenmişti. Hem de ''Nasıl okuyayım şiiri düz mü duygulu mu'' diye bir soru ile beraber. Duygulu olsun dediğimizde anne baba olmanın verdiği kıvançla gözlerimiz doldu o şiiri okurken. Tabi hemen kameralar devreye girmişti :-)

1. sınıfta ezberledikleri şiir listesi aşağıdaki gibi. Ondan sonraki senede aynı şiirlerin üzerinden geçtiler. Kelime anlamı, cümle açıklaması,  şiir bütünlüğü incelendi. Öğretmenimiz bu yaş grubu anlamaz demedi. Hepsi zeki çocuklar yaparlar, öğrenirler dedi ve bildiklerinin tamamını aktardı. Çok keyif aldılar. Tabi bizde gururlandık. Çok sağol öğretmenimiz emeğine, sabrına,  eline sağlık.

35 Yaş şiiri                                                      Cahit Sıtkı Tarancı
Sessiz Gemi                                                   Yahya Kemal Beyatlı
Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak             Mehmet Akif Ersoy
Çanakkale Şehitlerine                                   Mehmet Akif Ersoy
Kaldırımlar                                                      Necip Fazıl Kısakürek
Zindandan Mehmete Mektup                         Necip Fazıl Kısakürek
Zulmü Alkışlayamam                                      Mehmet Akif Ersoy
Anlatamıyorum                                               Orhan Veli Kanık
Resmim İçin                                                   Mehmet Akif Ersoy
Çoban Çeşmesi                                             Faruk Nafiz Çamlıbel
Bayrak                                                           Arif Nihat Asya                               
Etme                                                              Mevlana Celaleddin RUMİ
Utansın                                                          Necip Fazıl Kısakürek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz onaylandıktan sonra görülecektir.